Bir zamanlar, Antalya’nın kalbinde, hayatın zorluklarına göğüs germek için çıraklık yoluna adım atan genç bir çocuk vardı: Mehmet Akdağ. Sekiz yaşında babasını kaybeden Mehmet, annesi tarafından Hacı Hasan Usta’nın yanında çalışmaya verilmişti. O dönemde, Türk milletinin kurtarıcısı Mustafa Kemal Atatürk Antalya’ya geldiğinde, Mehmet ve ustası ona unutulmaz bir ziyafet sunmak için hazırlıklara giriştiler.
O gün, bahçelerde dolaşarak topladıkları taze fasulye o kadar azdı ki, ancak bir porsiyon yemek yapmaya yetiyordu. Ancak Mehmet ve Hacı Hasan, Atatürk’ü mahcup etmemek için tüm gayretlerini gösterdiler. İlkbaharın taptaze havasında, ustanın titizliği ve Mehmet’in azmiyle hazırlanan taze fasulye yemeği, Atatürk’e sunuldu. O an, bir çocuğun hayalleri ile bir usta şefin bilgeliği birleşerek tarihe damga vurdu.
Ancak her şey bu kadar sorunsuz gitmedi. Bir gün, misafir yemeğinde çıkan bir saç, Hacı Hasan Usta’yı çileden çıkardı. Sinirlenip tüm çalışanlarını hizaya çeken usta, cezayı kesti ve ertesi gün herkesin saçlarının ustura ile kazınmış halde dükkâna gelmesini istedi. O sabah, Mehmet’in kafasında sıradan bir ceza değil, hayatının yönünü değiştirecek bir işaret belirdi: Küçük yaşlarda geçirdiği bir trafik kazasında kalmış olan ‘V’ harfi. Eski Türkçede yedi anlamına gelen bu işaret, ustanın dikkatini çekti ve ona “7 Mehmet” lakabını taktı. İşte, böylece 7 Mehmet serüveni başladı.
Antalya’nın gözde duraklarından biri olan 7 Mehmet, mevsiminde taze sebze, meyve, et ve balık kullanma konusunda titizlikle çalışıyor. Menü, her malzemenin en yüksek lezzetini sunduğu dönemlere göre özenle hazırlanıyor; tandır ve kabak tatlısı, bu muhteşem lezzetlerin sadece birkaç örneği. Ayrıca, yerel ve mevsimsel ürünlerle zenginleştirilen içecek menüsü, misafirlere unutulmaz bir tat deneyimi sunarak mekanın bir diğer cazibe noktası haline geliyor. 7 Mehmet, hem gözlerinize hem de damak tadınıza hitap ederek, her ziyareti unutulmaz bir anıya dönüştürüyor. Burada geçireceğiniz her an, bir lezzet şöleni ve görsel bir ziyafetle taçlanıyor.
